

Hayatta pek çok şeyi gördüğümüz gibi sanıyoruz…
Ve bu yüzden de bazen yanılıyoruz…
Neden mi böyle düşündüm.
O zaman size yaşadığım bir olayı anlatayım …
Okulumuzda 2. sınıf öğrencileri için “Geleceğe Kulaç Atma“ projesi düzenlendi.
Sınıfımdan isteyen tüm öğrencilerim katıldı.İçlerinden birinin öğrenme güçlüğü vardı.Engel miydi?
Tabi ki hayır.
Havuzun ilk günü çocuklara proje hakkında bilgi vererek, orada neler yapmaları gerektiğini anlattım.
Öğrencilerimizi soyunma odalarına aldık.Sonrasında da kontrolümde hazırlanmalarını istedim.
Hepsi o kadar heyecanlıydı ki görmenizi isterdim ama o da ayrı bir konu …
Öğrenme güçlüğü olan öğrencim Berat ‘a kabini gösterdim.Orada havuz şortunu giyerek hazırlanması gerektiğini söyledim.
Berat kabinden çıktı.Hem de en sevdiğim renkte bir şortla.
Sarı ,fosforlusundan, kenarlarında da kırmızı bir şerit.Bu durumun takımla falan bir ilgisi yok.Sadece sarı renkti benim için önemli olan.
Sevdiğim bir renk olması ekstra dikkatimi çekmişti.
Bir saat boyunca havuzda eğitimlerini aldılar.Bu arada hocalarımız da işlerinde gerçekten on numara beş yıldızlardı.Berat’ımmmdaki sorunu anlayacak kadar.
Sorun mu dedim?
Bir daha düşünsem mi acaba?
Eğitimleri bitince tekrar soyunma odalarına aldık.Ve çıkış için hazırlanmalarını istedim.
Ben de son olarak kabinleri kontrol ettim.Unutulan bir eşya olup olmadığını GÖRMEK için.
Bir de ne göreyim.
Beratı’ın o güzelim şortu, dolabın içinde.
Aldım hemen Berat’a vermek için…
Berat ne dese beğenirsiniz…
O benim değil …
Berat’a “Nasıl olur tatlımmm.
Tüm gün bu şortla havuzdaydın ya.”diyerek şortu almasını istedim.
Berat yine ayni şekilde
“O benim değil ki . “dedi.
Ben de daha fazla uzatmayarak şortu çantasına tıkıverdim.Berat’tı bu sonuçta diye düşünerek.
Keyifli ve öğretici bir dersi tamamlayarak okulumuza döndük.
Aynı günün akşamı Beratı’ın annesi aradı.
Hocam Beratı’ın çantasındaki sarı şort bizim değil diye…
Nasıl olurdu bu…
GÖZÜMLE görmüştüm.
Beratı’ın o şortla kabinden çıkışını ve tüm ders boyunca üzerinde olduğunu.
Üstelik fotoğraf bile çekmiştim…
Emindim.
Mahkemeye çıksam şahitlik bile edebilirdim.Yalancı olduğumu bilmeden.
Ama annesinin telefonu benim yanıldığımın kanıtıydı ne kadar emin olsamda.
Sonuçta durum 2’ye 1 di .
Annesinden şortu yıkamasını istedim , ertesi derse götürebilmek için…
Sonuçta o şortun gerçek bir sahibi vardı.Teslim edilmesi gerekiyordu.
O da bir çocuktu.
Canımmmmmm şortum diyerek ne kadar üzülmüştür yavrucuk…
Ne olmuş olabilir diye düşündüm…
Berat kabine girer.Orada ondan önceki gruptan bir çocuk şortunu unutur.
Berat da o şortu giyiverip kabinden çıkar.
Vallahi de billahi de gözümle görmüştüm demek geliyor içimden hala…
Ama şahitliğimde yalan oldu.
Büyük resmî fark etmem için bir işaretti bu yaşadıklarım.
Bazen bir çocuğun saflığıyla yargılamadan , sorgulamadan ,olduğu gibi kabul ederek yaşamak gerekiyordu bu hayatı gördüklerinin aksine…
Berat’ın girdiği kabinde unutulmuş bir şortun olması tesadüf olamazdı.Bu benim öğrenmem gereken bir hayat dersiydi.
Ondan bundan duyduğuma körü körüne zaten inanmam..Ama bazen iki gözümüzün gördüğünün de doğru olmayabileceğine tanık oldum.
Dinimiz de demez mi?
Gördüğün bir şeye inanmak için gözlerini üç kez ovuşturup bak diye.
Ben dersimi aldım Sizde de bir uyanış başlasın istedim.
Hayatta pek çok şey göründüğü gibi değildir.
Tecrübeyle sabittir.
Güzel arkadaşım kalemine sağlık, hayata dair çok güzel mesajlar vermişsin.