

Birbirine halatlanmış gibi günlerim. Her yeni gün, yarın bir kopsa bu zincir diye telkin ediyorum kendimi. Herkes gibi hakkımı almaya çalışıyorum yaşamdan. Hani teslim olsam, günümü Güneş, gecemi Ay da aydınlatmayacak.
Bende, yüreğimi var eden içime dönüyorum yüzümü. Bir adımımla değişiyor çehrem. Yüzümdeki gülümseme, gözlerimdeki ışıltı yaşamaya değer dedirtiyor. İnsan güzel olan her anıyı biriktirmeli. Böyle ihtiyaç duyduğumuz günlerde mis kokulu sandıklardan çıkarıp kullanmak için. Zira akışa kapılırsam, kaçmazsam, bu halatlar öyle sıkı ki boğacaklar yüreğimi.
Son zamanların derin sancısıyla kapatıyorum gözlerimi. Karşımda duran çocuk dokunuyor ellerime. Kaşları çatık da olsa, gözbebekleri gülüyor sanki. Davet ediyor beni, nicedir görmezden geldiğim sıcak, güzel duygulara. Öyle yorgun, öyle monotonlaşmış ki günlerim; kararsız kalıyorum gitsem mi, kalsam mı diye…
O sıcacık, masum, içten gelen samimi sese yeniliyorum. Bir adım daha atıyorum. Kim demişti; “Uzun yollar, bir adımla başlar.” Hah işte tam da bunu hissediyorum. Belki çok kısa sürecekti ama uzun bir yolculuğu dakikalara sığdıracaktım. Değerdi, kendim için…
İsmim ile başlayan cümleleri görmezden gelecek kadar ruhsuz değilim ben, bunu biliyorum. Öyleyse uzaklıkları kısaltmak da benim elimde. Ne kadar vakit geçirsende, dokunmadan hissedemiyorsun bir yüreği, bu kendin bile olsa. Yıllardır beraber yaşadığım ruhumla uzak kalmayı kabul edemezdim. Sonra adımımla ne kadar yakın olduğumu görüyorum, özlemine bile doyamadığım çocuk burada.
İnsan ne olursa olsun, tanıdık gelen sesleri, yürekleri, dokunuşları seviyor, güvende hissettiriyor. İrkilmiyor, incinmiyorsun. Konuşmadan sohbet etmenin hazzını yaşıyorum. Dakikalar sürsede; zihnimi kirleten sesleri, içimi karartan haberleri, yoran pandemiyi, ruhumu daraltan bencillikleri, ışıksız çehreleri unutuyorum. Dünyadan dışarı atılan bir adım gibi bu… Günlerin gülüşümü, huzurumu, varlığımı çalmasına nasıl izin verebilirdim ki… Ki yaşamak saniyelerin nabzını tutmaksa birde!
Bedenim ile ruhumu, zihnim ile yüreğimi dengeliyorum nihayet. Herşeye rağmen sevgiye açıyorum kollarımı. Koşulsuz sevdiklerim, sevenlerim var benim, daha ne olsun diyorum. Gülümsüyorum. Her şeyin farkındayım. Arada bir içimdeki karamsarlıkları, kaygıları, korkuları, ‘yaşama sevincimle’ yer değiştirmek çok iyi geliyor. Hesapsız, dürüstçe bir yolculuğa çıkıyorsun.
Hani söz yalan olur ya, hissin yalanı da olmuyor, o gerçek hissi yaşıyorsun.
Elbet bir gün bu zincir kopacak. Özgürleşeceğiz. Belki yaşamın tadını yeniden keşfedeceğiz. Kıymetini bilmediklerimize sıkı sıkı sarılacağız. Lakin işte bu günlerin karanlığından, halatlarından kaçmazsak yeni günleri fark edemeyeceğiz. Kimle konuşsam depresyonda, bunalımda. Bedeni yeryüzünde, ruhu seferde. O zaman kendime koşarım bende! Beni en iyi bilen, tanıyan, anlayan, en çok güvendiğim kendime…
Gözlerimi aralıyorum, içimdeki tomurcukları sulamanın keyfiyle. Sonra, yüreğimde yeşeren bukle bukle çiçeklerin tanıdık gelen kokularını içime çekiyorum.
Ahh ben; kendiyle vuruşan, kendiyle barışan bu çocuğu çok seviyorum…
Hani söz yalan olur ya, hissin yalanı da olmuyor, o gerçek hissi yaşıyorsun.
😇 Duydugum en anlamli cumle idi. Yureginize kaleminize saglik.